Hayal ederken bile ruhumuz daraldı. Bir de bunu gerçekten yaşadığınızı varsayarsak, isyankâr bir şekilde “neden uçağın kapısı bu kadar geç açılıyor?!” sorusunu sormaya elbette hakkınız var.
Biz de bu soruyu sizin için cevaplıyoruz. Merak etmeyin, çok mantıklı bir sebebi var.
Tam uçuş bitti derken bu kez de zulüm gibi gelen ayakta bekleyiş serüveni başlıyor.
Elbette kabin ekibi, bunu bile isteye yapmıyor. Her görevin işleyişi gibi uçuşların da bir prosedürü var ve herkes buna uymak zorunda. Sizin dakikalarca beklediğinizi düşündüğünüz bu süreçte aslında uçağın dışında da hummalı bir çalışma yaşanıyor.
Uçağın park pozisyonuna veya köprüye ulaşmasıyla kaptan, motoru durdurur ve uçağın çarpışma önleyici ışıklarını kapatır. Bu işaret, yer hizmetleri ekibine uçağa yaklaşmalarının güvenli olduğunu bildirir.
Ardından hareketli körükler veya merdivenler, uçağın kapısına doğru hizalanmaya başlar.
İşleyen bu sürece biz yolcular şahit olmasak da bu eylem, bazen birkaç deneme gerektirebiliyor ve tahmin edeceğiniz üzere biraz da zaman alıyor.
Mekanik sorunlar ortaya çıkabildiği gibi alanda birden fazla iniş gerçekleştiğinden yoğunluğa bağlı olarak da yer hizmetlerinin tüm uçaklara yetişmesi kolay değil.
Tüm bunlar iyi giderken basit bir hata bile bu süreci uzatabiliyor.
Neticede insanız, insanî bir hata yapılması en olası durumlardan biri. Bahsettiğimiz tüm bu adımlar tamamlandıktan sonra yer hizmetleri görevlisi, kabin ekibine kapının açılmasının uygun olduğu ve yolcuların uçağı terk edebileceği sinyalini veriyor.
İşte beklenen an! Kapılar açılır ve uzun süren iç daralması yerini rahatlığa bırakır… İşte kabin ekibinin bizleri ‘boşuna’ beklettiklerini düşündüğümüz bu süreç, aslında birden fazla görevlinin tıpkı bir orkestra hâlinde çalışmasını kapsayan uzun bir an.
Uçaklarla ilgili diğer içeriklerimiz: